Aile ve ilişkilerde belli sorunlar oluşmaya başladığında, evlilik ve Aile Danışmanlığı'na başvurmayı düşünmek son derece normaldir. Lisanslı evlilik ve aile danışmanları özel eğitim alır, ilişki dinamiğini bilir ve sorun yaşayan çift ve ailelere nasıl yardım edeceklerini bilirler. Bu dalda uzmanlaşmış danışmanlar, evlilik ve aile içinde görülen, hem zihinsel hem de duygusal sorunları bilirler ve tedavi ederler. Aile ve evlilik danışmanları, aile içindeki depresyon, akli sorunlar, endişe, psikolojik kaygılar ya da çocuk-ebeveyn sorunları gibi problemlere çözüm odaklı biçimde yaklaşırlar.
Evlilik Danışmanlığı'nın Tarihi
Evlilik danışmanlığının kökleri,1929 ile 1932 arasında üç ayrı evlilik kliniğinin açılmasına, yani 1930’lara dayanır. Bu klinikler, özellikle genç çiftlere zamanın geleneksel cinsiyet rollerine alışmalarında yardımcı olmak amacıyla kurulmuşlardır. Çiftlerin danışmanlık seansları, birlikte değil ayrı olarak yürütülmekteydi. O zamanlarda sorunlu evliliklerin temel nedeninin bağlantılı sinir bozukluğu olduğu düşünülmekteydi. Yani her bir eşin kendi zihni sorunlarını yaşadığı ve karşısındaki kişiye yansıttığı kabul ediliyordu. Eşler genelde bu sinir bozukluklarını kabul edecek şekilde seçilmekteydi. Örneğin, otoriter bir erkek genelde uysal bir kadınla evlenmekteydi.
Zaman geçtikçe bir değişim yaşandı – evlilik danışmanları her iki partnerin de sinirsel bozukluklarını inceleme ve açıklama rolünü üstlendiler. Terapi hangi eşin hangi konularda haklı ve hangi konularda haksız olduğunun açıklanmasına dayandırılmaya başladı. Eşlerden biri danışmanla konuşurken diğeri izliyordu. Yani terapi yine tek kişiyle yapılıyor, tek farkı bu sefer bir izleyici bulunuyordu.
1950’lere gelinene kadar, psikolojik sorunların ilişki altyapısına bağlı olduğu anlaşılmadı. Tarihte ilk defa terapistler, sorunların aslında evlilik ve aile içindeki sosyal sisteme bağlı olabileceğini çözümlediler. Bu durum, terapinin tek kişiyle değil, çift veya aile ile gerçekleştirilmesi konusunda önemli bir adım atılmasına yol açtı.
Zamanla evlilik ve aile kavramlarının ne kadar hassas olduğu anlaşıldı ve sağlıklı iki insanın sağlıksız bir ilişkiye sahip olabileceği ya da sağlıklı bir ilişkinin bile stres altında ne kadar zarar görebileceği daha iyi görülmeye başlandı.
Günümüz aile ve evlilik danışmanlığında, danışmanlar artık hakem rolünü üstlenmemektedirler; bunun yerine bir öğretmen ya da koç gibi, kişilerin iletişim sorunlarını çözebilmeleri ve bozuklukları giderebilmeleri için onlara kılavuzluk etmekte ve ilişkinin gelişebilmesi için kişilerin davranışlarını ne yönde değiştirmeleri gerektiğini anlamalarında yardımcı olmaktadırlar.
Aile ve Evlilik Danışmanlarının Görevi Nedir?
Aile ve evlilik danışmanları çiftler ve aileler ile çalışırlar ve onlara ilişki ve davranış bozukluklarını çözmelerinde yardımcı olurlar. Bu tür sorunlar boşanma, ölüm, aldatma ya da hastalıklara bağlı olarak yaşanabilir. Danışmanlar çiftlere zararlı davranışların altında yatan duygulara erişme olanağı sağlarlar ve iletişimi iyileştirerek ilişkiyi geliştirme fırsatı yaratırlar.
Aile ve Evlilik Tedavi Yöntemleri
Evlilik ve aile danışmaları, konu çiftlere ve ailelere geldiğinde farklı tedavi yaklaşımları kullanırlar. En yaygın yaklaşımlar aşağıdaki gibidir:
-
Altyapısal Aile Terapisi: Bu yaklaşım ailenin yaşadığı sorunlara odaklanır ve her ailenin kendine ait farklı kuralları olduğunu kabul ederek bu kurallar çerçevesinde çözüm bulmaya çalışır. Danışman aileye ‘katılmaya’ çalışır ve işlevsiz kalıpları yıkmaya ve daha sağlıklı gelenekler oluşturmaya çalışarak ilişkileri güçlendirir.
-
Stratejik Terapi: Stratejik terapi sorunları hızlı ve etkili biçimde çözmeye yönelik bir yaklaşımdır. Danışman çift ya da aile ile çalışırken davranışların temelinde yatan sorunlara değil, çözüm bulmaya odaklanır. Bu danışmanlık amaç odaklıdır ve görev belirlemeye dayanır.
-
Milan Aile Terapisi: Aile sistemi ve davranışlarına odaklanan bu yaklaşımda danışmanlar ailelerin oynadığı sözsüz ve bilinçaltı seviyesindeki oyunları çözümlemeye çalışırlar. Bunlar çözüldükten sonra aileler sorunları ile yüzleşir ve bunları çözmeye çalışırlar.
-
Çözüm Odaklı (Kısa) Terapi: Çözüm odaklı ve kısa süreli bu terapi, geçmişteki olayların sadece ders çıkartmak için kullanılması gerektiğini savunur ve geleceğe odaklanır. Danışman sorunların köklü ve karmaşık olabileceğini anlar ancak çözümün o kadar zor olması gerekmez. Bu yaklaşım, derin sıkıntıların çözümlenmesinde değil, spesifik sorunların çözülmesinde kullanılır.
-
Anlatıma Dayalı Terapi: Müşterilerinin kendilerini anlatabilme yetisini kazanabilmeleri için terapistler, çiftlerden ve ailelerden hikaye anlatmalarını isterler. Bu hikayeler kişilerin değerlerini ve becerilerini anlamalarına yardımcı olurlar ve ilişkiyi güçlendirirler.
-
Kavramsal Davranış Terapisi: Kısa dönemli ve amaç odaklı bu yaklaşım, kişilerin düşündüklerinin ve davranışlarının hislerini nasıl etkilediğini keşfetmelerine yardımcı olur. Bu düşünce ve davranışların değişmesi ile hisler de değişir.
-
Bağlamsal Aile Terapisi: Bu yaklaşım her kişiye ait psikolojik, sosyal, varlıksal, sistematik ve kuşaklararası boyutları aile terapisine dahil etmeye odaklanır. Bu yaklaşımı kullanan danışmanlar aile içinde yaşanan sorunların alma ve verme, hak, ilgi, sorumluluk ve tatmin gibi alanlarda dengesizlik olmasından kaynaklanabileceğini düşünürler. Denge sağlanarak aile içindeki bozukluklar düzeltilir ve daha sağlıklı bir ilişki elde edilir.
-
Bowen Aile Terapisi: Bu terapi aile içindeki bütünlük ve bireyselliğe odaklanır. Bowen kılavuzu bu iki olgunun dengesinin sağlanmasına dayanır. Bu dengenin ailenin işlevselliğinin temeli olduğuna inanılır ve bozulması durumunda sorunlar baş gösterir.
-
Psikodinamik Aile (Nesne İlişkileri) Terapisi: Bu tedavisel yaklaşım, insanların birbirleri ile ilişki kurma ihtiyacı üzerine dayandırılmıştır. Bu yaklaşıma inanan danışmanlar, ilişkilerde yaşanan sorunların genç yaşta görülen ilişkiler ile karşılaştırmaya dayandığını savunurlar.
-
Deneysel Terapi: Bu yaklaşım adından da anlaşılabileceği gibi deneylere dayanır ve canlandırma, doğa deneyimleri, oyunlar ve müzik terapisi gibi deneyimleri barındırır. Bu aktiviteler yardımıyla çift ‘terapiye’ odaklanmaz ve daha özgür bir ortamda sorunları belirleme ve çözme olanağı elde eder.
-
Duygu Odaklı Terapi: İnsan duygularının ihtiyaçlara ve bağlılıklara bağlı olduğunu varsayan bu kısa dönem tedavi yaklaşımı çiftlere kişisel duygularını düzenleme olanağı sağlar ve destek isteme ve vermeyi kolaylaştırır.
-
Gottman Yöntemi Çift Terapisi: Bu yaklaşımın temel prensibi çiftlerin arkadaş olması, bir sorunu çözmek için çalışmaları ve birbirlerine destek olmalarıdır. Bu yaklaşımı kullanan danışmanlar ilişkileri sağlıklı kılan ve Huzurlu İlişki Evi olarak adlandırılan dokuz bileşen üzerinde çalışırlar.